Hakkında

1997 yılında, “Duygu yaratır, duygu yaşatırız” diyerek yayın dünyasına gözlerimizi açtık. Okuyan, soran, sorgulayan, paylaşan ama en önemlisi “hayra vesile olmak” isteyen bir grup umutlu gözden ibarettik. Kurucumuz psikiyatrist, yazar, ressam ve 1997 itibariyle yayıncı Cem Mumcu’nun etrafında toplandık. İlk kitaptan, ilk satırdan itibaren “Okuyan Uslanmaz” dedik, uslanmamayı hedef seçtik kendimize.

 

Psikoloji, psikiyatri, sevmediğimiz ismiyle “kişisel gelişim” sevdiğimiz adıyla “kendine bakma”, iletişim, edebiyat, yemek, sinema, mizah, gezi, şiir, felsefe, tarih, anı, inceleme, fotoğraf ve çocuk kitapları alanlarında yüzlerce kitabımız, yüzlerce yazarımız oldu zaman içerisinde.

 

Samuel P. Huntington, Jacques Attali, Saul Bellow, Rollo May, Viktor Frankl, Carl Rogers, Cem Mumcu, Vamık Volkan, Leyla Erbil, Frédéric Barbier, Catherine Bertho Lavenir, Glen O. Gabbard, Christopher Vogler, Melissa P., Andrew Solomon, Max Gallo, Kate Atkinson, André Bazin, J.R.R Tolkien, Carl G. Jung ile oyunlar kurduk. Hem biz oynadık, hem okurlarımız. Büyük bir oyun arkadaşlığıydı yaşadığımız.

 

Durduğumuz yerde durmadık, çağın içinde, akışın ta kendisinde yeniden ürettik yayın anlayışımızı. 2004 yılından itibaren önce Dizüstü Edebiyat ardından Üç Günlük Dünya Edebiyatı serileriyle daha önce hiç kitap yazmamış, belki aklından bile geçirmemiş yazarları kitap sayfalarıyla tanıştırdık. Dünya blogger’ların, fenomenlerin, internetin zamanını yaşıyordu, o zamanın en etkili yayınevlerinden biri olduk.

 

Altına logomuzu basmaktan gurur duyduğumuz kitapları, Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) çocuk serisiyle genişlettik. “Hayra vesile olma”yı birkez de bu kitaplarla yapalım istedik. Bugün ayrılık kaygısından akran şiddetine, otizmden boşanmış ailelerin çocuklarının psikolojisine dek derde deva olacak, yayınlanmış ve yayın planına aldığımız APA kitaplarını ve daha fazlasını Türkiye’ye kazandırıyor olmanın gururunu yaşıyoruz.

 

Biz, Okuyan Us Yayıneviyiz. Olduğumuz gibiyiz. Hayra vesile olmaya, duygu yaratmaya, duygu yaşatmaya ve hiç uslanmamaya devam ediyoruz… İlk günkü gibi, ilk satırdaki gibi…