“Sanırım ben kendi içimde kuvvetleri ayırmıyorum. Yasamaya da, yürütmeye de, yargıya da güvenmiyorum.
Kendimi bildim bileli de güvenmedim.
Devlet her zaman zorunluluklarım olmasa asla ilişkiye girmek istemeyeceğim bir şey oldu bu ülkede.
Güya benim için olduğunu söyleyen ama beni her zaman kullanan, yaralayan, sindiren, ezen bir şey oldu devlet.
Asla yetişkin-yetişkin bir ilişki kurmayan; her zaman sevimsiz bir ebeveyn tarzında çocuğa parmak sallar gibi davranan bir şeydi devlet. Benim için değil, bana karşı ve bana rağmen bir şeydi her zaman devlet.
Polis, güvenmekten çok korktuğum bir şeydi. Bildiğim hiçbir suçum olmamasına rağmen.
Bana ödemesi gereken bir şey olduğunda, canı istediğinde ödeyen veya ödemeyen; benim ödemem gerekenleri cezasıyla alan bir şeydi devlet.
Devlet bir insan olsa sever miydiniz? Ben sevemedim.
Saygım ise hakeden birine gösterdiğim candan bir saygı olmaktan çok korkuyla ilintiliydi. Sindirilmiş, korkutulmuş, güvensiz birinden başka bir şey olma şansı tanımayan bencil, narsisist bir baba gibiydi hep. Ben bir birey veya vatandaş değildim. Hep olası bir sanıktım.
Hiçbirimizin kendi destanımızı yazmamıza izin yoktu. Yazılmış ve ezberletilmiş destanları tekrarlayabilirdik. Bir yetişkin
olmamız, kahraman olmamız demek suçlanmak demekti.
Yatak odamı bile gözetledi, aşklarıma bile müdahale etti. Sanatımı ezdi, bilimimi paraladı. Onunla konuşamaz, ona içimi açamaz, onunla dertleşemezdim. Mecburen sakladım. Bazen korkan bir çocuk gibi yalan söyledim.
İnançlarıma, inanmayışlarıma karıştı. Beni kendisi tarif etti. Dilime, dinime, ırkıma, tarihime müdahale etti. Önce terörize etti sonra terörist dedi. Camime, kiliseme, cemevime, dergahıma, Allah’ıma, Allahsızlığıma müdahale etti. Köyümün hatta çocuğumun ismine karıştı. Değiştirdi. Sürdü, kovdu. Bombaladı, gaz sıktı. Kolumu, bacağımı kopardı. Örtünsem ‘aç’ dedi, açarsam ‘ört’ dedi.
Bana tahammül ettiğiniz için teşekkür ederim. ”
– Cem Mumcu
Yazarlar
1940’lar Oktay Akbal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Erhan Bener, Arif Damar
1950’ler Hıfzı Topuz, Peride Celal, Semavi Eyice, Nezihe Meriç, Orhan Koloğlu, Demir Özlü, Adnan Özyalçıner, Giovanni Scognamillo, Ahmet Necdet, Leylâ Erbil
1960’lar Ece Ayhan, Tahsin Yücel, Uğur Kökden, Hilmi Yavuz, Ferit Edgü, Doğan Hızlan, Önay Sözer, Fikret Demirağ, Ataol Behramoğlu, Pınar Kür
1970’ler İnci Aral, Erdal Öz, Süreyya Berfe, Ahmet İnam, Necati Tosuner, Hulki Aktunç, Selim İleri, Sina Akyol, Hüseyin Peker, Cemil Kavukçu
1980’ler Tuğrul Tanyol, Feridun Andaç, Yıldırım B. Doğan, Buket Uzuner, Haydar Ergülen, Turgay Fişekçi, Ahmet Soysal, Adnan Özer, Mario Levi, Nalan Barbarosoğlu
1990’lar İhsan Oktay Anar, Can Kozanoğlu, İbrahim Baştuğ, Özcan Karabulut, Cem Mumcu, Aslı Erdoğan, Hakan Senbir, Derya Erkenci, Levent Yılmaz, Elif Şafak
2000’ler Şebnem İşigüzel, Ece Temelkuran, Angutyus, Feryal Tilmaç, Berrin Karakaş, Pınar Öğünç, İdil Önemli, Hakan Bıçakçı, Aziz Kedi, Çağlayan Çevik
2010’lar Saro Dadyan, Çağla Özbek, Feyyaz Yiğit, Anıl Helvacı, Ebru Demetgül
Türkiye’nin Çıplak Tarihi Projesi
“… Yıllar geçerken bizim de içinde olduğumuz bir tarih yazılmaktaydı. Ama yıllar öylesine akıp gitmiyordu. Bizim üzerimizden geçiyor, içimize giriyor, bazen -biz istemeden- içine alıyordu. Tarih oluşurken bizi de önünde yuvarlıyor, bazen etimizi, kemiğimizi, ruhumuzu kemiriyordu. Bu kez çok da nesnel olmayalım istemiştik. Madem ki olan bitenin nesnesi bizdik, o halde öznel yaşantılarımız da bulaşmalıydı işin içine. Şöyle kanı akan, aşık olan, parasız kalan, hapse giren, hasta olan, çocuğu doğan, soyunan, sevişen bir tarih kitabı olamaz mıydı?…”
– Cem Mumcu
Yazan, çizen, düşünen, etkilenen insanların yirmili yaşlarının sonları ya da otuzlu yaşlarının başları Çıplak Tarih’in sayfalarını oluşturuyor. Yazarların her biri, bir yılı üstlendi ve her yıl, alışılageldik anlatımların dışında, doğumlar, ölümler, aşklar, hüzünler, gözyaşları ve kahkahalarla anlatıldı.
Herkesin Kendi Türkiye’si nasıl bir Türkiye?
Türkiye değişirken bizler nasıl değiştik?
Bizim içimizden geçen yıllar, resmi Türkiye tarihinin yıllarına benziyor mu?
Yayın Yönetmeni: Cem Mumcu
Yayın Koordinatörü: Ayşegül Ataç
Editör: Cem Mumcu
Yayıma Hazırlayan: Saro Dadyan
Kapak Tasarımı: Ebru Demetgül
Sayfa Tasarımı: Deniz Dalkıran
Sayfa Sayısı: 471
Kitap Boyutları: 13,5×21
ISBN: 978-975-6287-08-8
Travma: Görünmez Salgın’da Dr. Conti, hayat boyu sürüp giden ve başa çıkması imkansız sanılan bir hastalığın hem tedavi edilebilir hem de önlenebilir olduğunu ortaya çıkarıyor. ty.gl/vah2gg9637 pic.twitter.com/PCov2UBPDn
Bozuk Parçan Yok ile Dr. Richard Schwartz, kendimizi anlama ve kendimizle ilişki kurma konusunda devrim niteliğinde bir paradigma öğretiyor; bizi içsel uyuma getiren, özşefkati artıran ve ruhsal uyanışın kapılarını açan bir yöntem. ty.gl/aqdz06b8mz pic.twitter.com/ctSuEegg03
Nöropsikanaliz, daha çok ruh sağlığı ile ilgilenen psikologlar, psikiyatristler, sinirbilimciler için bir başvuru kaynağı gibi hazırlanmış olmakla birlikte, Freud’un deyimiyle ‘genel entelektüel okur’un da ilgisini çekebilecek konular içeriyor. ty.gl/mh7rmcj0eq pic.twitter.com/UcApCjNseo
Bağımsızlık iradesiyle çıktıkları yolda bir milletin makûs talihini değiştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnettarız. Bayramımız kutlu olsun. #19Mayıs pic.twitter.com/0hiJuZi0ik
Parçalı Bulutlu’da idrake varmaların yolculuğuna çıkmış bir Tuğçe Isıyel var. Yuvaya, yola ve sürgüne, yaşama ve ölüme bir bir uğrayan; doğayla insanın kurumuş göbek bağına ağıt yakan satırlarla sarmalıyor okuyucusunu… ty.gl/6nu376la1m pic.twitter.com/YcnFdaaWIR
Kendinizi bunalmış hissediyor; erteleme alışkanlığı, stres gibi günlük hayatınızı derinden etkileyen irili ufaklı ataklar yaşıyor; sosyal medyada gördüğünüz herhangi bir içerikle kaygı denizinde boğulduğunuzu düşünüyorsanız yalnız değilsiniz… ty.gl/k7cpc5tb34 pic.twitter.com/cp6JVaXaIa
David Smail, bu eserinde psikoterapinin yanılgılarını ve insana dair daha gerçekçi bir anlayışa ulaşmanın yollarını inceliyor. İçinde yaşadığımız çağın getirdiği baskılar ve mutsuzlukların ardında yatan güç ilişkileri ve toplumsal etkileri gözler önüne seriyor. pic.twitter.com/nLPm9IfJca
Mehtap Yakut’un rehberliğinde arınmanın, özgürleşmenin, bütünleşmenin, sevgiyle dönüşmenin ve kendinize dönmenin yollarını keşfederken bu yolculukta size yine farklı danışan hikayeleri de eşlik edecek. Şimdi arınma ve tüm yüklerinizden kurtulma zamanı! ty.gl/mh887glgz4 pic.twitter.com/I3ckmofqyp
Yerküreye hizmet etmeyi istiyor ama bunu nasıl yapacağınızı bilemiyorsanız, karşınızda duran görevin boyutları yüzünden cesaretinizi kaybediyorsanız ve oynayabileceğiniz rolü bulmak istiyorsanız, bu kitap rehberiniz olacak. ty.gl/ji1e9lyn97 pic.twitter.com/WmkSFhOJE2
Belki bazı sayfalara uzun uzun bakıp günlerce düşüneceksin… Belki bir çırpıda hepsini tüketeceksin… Belki birkaçında kalacak, hatta paylaşmak isteyecek, belki de birkaçına hiç dönmek istemeyeceksin… Ama bil ki bu elindeki sana iyi gelecek… ty.gl/h9tgmdvyy7 pic.twitter.com/8xoC2YvTre