turkiyeninciplaktarihi-kapak-rgb-1100px

Türkiye’nin Çıplak Tarihi

“Sanırım ben kendi içimde kuvvetleri ayırmıyorum. Yasamaya da, yürütmeye de, yargıya da güvenmiyorum.

Kendimi bildim bileli de güvenmedim.

Devlet her zaman zorunluluklarım olmasa asla ilişkiye girmek istemeyeceğim bir şey oldu bu ülkede.

Güya benim için olduğunu söyleyen ama beni her zaman kullanan, yaralayan, sindiren, ezen bir şey oldu devlet.

Asla yetişkin-yetişkin bir ilişki kurmayan; her zaman sevimsiz bir ebeveyn tarzında çocuğa parmak sallar gibi davranan bir şeydi devlet. Benim için değil, bana karşı ve bana rağmen bir şeydi her zaman devlet.

Polis, güvenmekten çok korktuğum bir şeydi. Bildiğim hiçbir suçum olmamasına rağmen.

Bana ödemesi gereken bir şey olduğunda, canı istediğinde ödeyen veya ödemeyen; benim ödemem gerekenleri cezasıyla alan bir şeydi devlet.

Devlet bir insan olsa sever miydiniz? Ben sevemedim.

Saygım ise hakeden birine gösterdiğim candan bir saygı olmaktan çok korkuyla ilintiliydi. Sindirilmiş, korkutulmuş, güvensiz birinden başka bir şey olma şansı tanımayan bencil, narsisist bir baba gibiydi hep. Ben bir birey veya vatandaş değildim. Hep olası bir sanıktım.

Hiçbirimizin kendi destanımızı yazmamıza izin yoktu. Yazılmış ve ezberletilmiş destanları tekrarlayabilirdik. Bir yetişkin
olmamız, kahraman olmamız demek suçlanmak demekti.

Yatak odamı bile gözetledi, aşklarıma bile müdahale etti. Sanatımı ezdi, bilimimi paraladı. Onunla konuşamaz, ona içimi açamaz, onunla dertleşemezdim. Mecburen sakladım. Bazen korkan bir çocuk gibi yalan söyledim.

İnançlarıma, inanmayışlarıma karıştı. Beni kendisi tarif etti. Dilime, dinime, ırkıma, tarihime müdahale etti. Önce terörize etti sonra terörist dedi. Camime, kiliseme, cemevime, dergahıma, Allah’ıma, Allahsızlığıma müdahale etti. Köyümün hatta çocuğumun ismine karıştı. Değiştirdi. Sürdü, kovdu. Bombaladı, gaz sıktı. Kolumu, bacağımı kopardı. Örtünsem ‘aç’ dedi, açarsam ‘ört’ dedi.

Bana tahammül ettiğiniz için teşekkür ederim. ”

– Cem Mumcu

Yazarlar

1940’lar Oktay Akbal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Erhan Bener, Arif Damar 

1950’ler Hıfzı Topuz, Peride Celal, Semavi Eyice, Nezihe Meriç, Orhan Koloğlu, Demir Özlü, Adnan Özyalçıner, Giovanni Scognamillo, Ahmet Necdet, Leylâ Erbil 

1960’lar Ece Ayhan, Tahsin Yücel, Uğur Kökden, Hilmi Yavuz, Ferit Edgü, Doğan Hızlan, Önay Sözer, Fikret Demirağ, Ataol Behramoğlu, Pınar Kür 

1970’ler İnci Aral, Erdal Öz, Süreyya Berfe, Ahmet İnam, Necati Tosuner, Hulki Aktunç, Selim İleri, Sina Akyol, Hüseyin Peker, Cemil Kavukçu 

1980’ler Tuğrul Tanyol, Feridun Andaç, Yıldırım B. Doğan, Buket Uzuner, Haydar Ergülen, Turgay Fişekçi, Ahmet Soysal, Adnan Özer, Mario Levi, Nalan Barbarosoğlu 

1990’lar İhsan Oktay Anar, Can Kozanoğlu, İbrahim Baştuğ, Özcan Karabulut, Cem Mumcu, Aslı Erdoğan, Hakan Senbir, Derya Erkenci, Levent Yılmaz, Elif Şafak 

2000’ler Şebnem İşigüzel, Ece Temelkuran, Angutyus, Feryal Tilmaç, Berrin Karakaş, Pınar Öğünç, İdil Önemli, Hakan Bıçakçı, Aziz Kedi, Çağlayan Çevik 

2010’lar Saro Dadyan, Çağla Özbek, Feyyaz Yiğit, Anıl Helvacı, Ebru Demetgül

Türkiye’nin Çıplak Tarihi Projesi

“… Yıllar geçerken bizim de içinde olduğumuz bir tarih yazılmaktaydı. Ama yıllar öylesine akıp gitmiyordu. Bizim üzerimizden geçiyor, içimize giriyor, bazen -biz istemeden- içine alıyordu. Tarih oluşurken bizi de önünde yuvarlıyor, bazen etimizi, kemiğimizi, ruhumuzu kemiriyordu. Bu kez çok da nesnel olmayalım istemiştik. Madem ki olan bitenin nesnesi bizdik, o halde öznel yaşantılarımız da bulaşmalıydı işin içine. Şöyle kanı akan, aşık olan, parasız kalan, hapse giren, hasta olan, çocuğu doğan, soyunan, sevişen bir tarih kitabı olamaz mıydı?…”

 – Cem Mumcu

Yazan, çizen, düşünen, etkilenen insanların yirmili yaşlarının sonları ya da otuzlu yaşlarının başları Çıplak Tarih’in sayfalarını oluşturuyor. Yazarların her biri, bir yılı üstlendi ve her yıl, alışılageldik anlatımların dışında, doğumlar, ölümler, aşklar, hüzünler, gözyaşları ve kahkahalarla anlatıldı.
Herkesin Kendi Türkiye’si nasıl bir Türkiye?
Türkiye değişirken bizler nasıl değiştik?
Bizim içimizden geçen yıllar, resmi Türkiye tarihinin yıllarına benziyor mu? 

İşte Türkiye’nin Çıplak Tarihi:
69 yıl
69 yazar

İçimizin Tarihi’ni anlatıyor.
devletinsanolsa-tek-kare

Yayın Yönetmeni: Cem Mumcu

Yayın Koordinatörü: Ayşegül Ataç

Editör: Cem Mumcu

Yayıma Hazırlayan: Saro Dadyan

 

Kapak Tasarımı: Ebru Demetgül

Sayfa Tasarımı: Deniz Dalkıran

 

Sayfa Sayısı: 471

Kitap Boyutları: 13,5×21

ISBN: 978-975-6287-08-8

@okuyanus

Travma: Görünmez Salgın’da Dr. Conti, hayat boyu sürüp giden ve başa çıkması imkansız sanılan bir hastalığın hem tedavi edilebilir hem de önlenebilir olduğunu ortaya çıkarıyor. ty.gl/vah2gg9637 pic.twitter.com/PCov2UBPDn